Yazı Dizisi: Öte Diyarların Alevileri 2: Brezilya’da Aleviler
Osmanlı döneminde aynı coğrafyada (Alevi Dağları) yaşamalarına rağmen zaman içinde çeşitli bölgelere göç etmiş Alevi toplulukları vardır. Bulundukları bölgelerde İnancını, anadilini koruyan ve hala korumak için mücadele veren Arap kökenli Alevilerin varlığı görülmektedir. Günümüzde Lübnan’da 22 kişilik uluslararası düzeyde Aleviliği temsil eden Alevi Meclisi bulunmaktadır. Avustralya’da Anaokulundan liseye Alevi tarihi ve temel Alevi inancının anlatılmasının yanında normal müfredat derslerinin verildiği öğretmen ve öğrencilerinin Alevilerden oluştuğu Kolej mevcuttur. Yine Avustralya’da Alevi Meclisi mevcuttur. Latin Amerika’da (Arjantin, Brezilya) ise 20. yy’ın başlarında Alevi sivil toplum kuruluşları kurulmuştur. Yine günümüzde Avrupa’da Arap Alevi federasyonu mevcuttur. Yazı dizimizin bu sayısında Brezilya’daki Alevileri tanıtacağız.Bu yazının hazırlanmasında Brezilya’daki Aleviler hakkında bilgi veren Brezilya’da akademisyen ve aynı zamanda Şeyh kızı olan Muna safatlı’nın büyük emekleri geçmiştir…
BREZİLYA’DAKİ ALEVİLER….
Osmanlı döneminde Brezilya’ya Suriye ve Lübnan’dan büyük ölçüde göç yaşanmıştır.Bu göçlerin siyasal ve ekonomik nedenleri vardı. İlk göç kafilesi 1800’lerin ikinci yarısında başlayıp 1945-50’lere kadar ara ara göçler yaşanmıştır. Osmanlı döneminde Suriye ve Lübnan’dan Brezilya’ya yapılan Alevi göçlerinin nedenleri:
a) Toprak ağalarının yanında çalışan fakir köylülerin daha iyi bir yaşam isteği
b) Osmanlı zulmünden kaçış
c)Alevi aşiretler arası kavgalar
Toprak ağalarının yanında çalışan fakir köylülerin daha iyi bir yaşam isteği :
Suriye Alevi dağlarında Osmanlı’nın son dönemlerine Alevi köylüler toprak ağalarının nüfuzu altındaydılar. Köyeler de toprak ağaları büyük arazilere ve zeytin bağlarına sahiptiler.
Brezilya’ya göç eden Salih İbrahim ve Yahya Omran’ın hikayesi o dönem koşularını anlatmaktadır;
Salih İbrahim avukat olmaya karar vermiş ve toprak ağasının buna izin vermemesi neticesinde Brezilya’ya göç etmiştir. Toprak ağasının Salih İbrahim’in okula gönderilmesine engel olmasının sebebi ise ; ‘’Avukatların yalancı olduğu ve Sadece Kuran’ın ona yeteceğini savunmasıdır ‘’
Omran’ın bu hikayesinden toprak ağalarının kendi konumlarını sağlama alma çabası içerisinde olduklarını ve halkın bilinçli eğitimsiz bırakıldığı sonucunu da çıkarabiliriz.
Yine Brezilya’ya göç eden Yahya Omran’ın hikayesi farklı bir örnek teşkil etmektedir:
1920’lerin başında Omran, Zeytin tarlalarını Brezilya’ya gidecek olan vapur bileti karşılığı toprak ağasına ipotek ettirmiş uzun bir yolculukla Brezilya’ya ulaşmış ve Brezilya’da beş yıl çalışmıştır. Beş yıl sonra borcunu ödemek için Suriye’ye geri dönmüş ve toprak ağasına borcunu ödeyip eski tarlalarını kurtarmakla kalmamış yeni tarlalarda satın almıştır. Fakat süreçte Omran, Toprak ağasının belirlediği zeytin üretiminin alt sınırına ulaşamadığından toprak ağasına borçlu olmuş tekrar tarlalarını toprak ağasına ipotek ettirerek yeni bir Brezilya bileti alarak tekrar Brezilya’ya dönmüştür. Brezilya’da 15 yıl daha çalıştıktan sonra borçlarını kapatabilmiştir.
Yukarıdaki örnekler Osmanlı’nın son döneminde Alevi toprak ağalarının fakir köylü üzerindeki nüfuzunu göstermektedir.
Osmanlı zulmünden kaçış :
Osmanlı’nın son dönemlerinde Alevilerle –Osmanlı hükümeti arasında sürekli sorunlar mevcuttu. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan halkın zorunlu askere alınması neticesinde erkekler ailelerine bakamıyor ve askere gitmemek için hükümete karşı geliyorlardı Bunun yanı sıra Osmanlı’nın Alevilere uyguladığı ağır vergiler ve Abdülhamit dönemi Türkleştirme-İslamlaştırma politikaları da vardı.Bu nedenlerden dolayı Alevi halkı Osmanlı’nın son dönemlerinde sürekli hükümete karşı isyan halindeydi.
Alevi aşiretler arası kavgalar:
Alevi dağlarında Maawirah, Kalbiah, Haddadin ve Khaytin aşiretleri arasında zaman zaman çatışmalar yaşanıyordu. Bu çatışmalar daha çok konumunu sağlama almak isteyen toprak ağalarının kışkırtmaları neticesinde yaşanıyordu.
İlk göç akımı :
1850-1900 yılları arasında ilk göç akımında göçmenler ,uzun bir yolculuk sonrası vapurlarla Brezilya’ya ulaştı yolculuk ortalama 40-45 gün sürüyordu.Brezilya’ya geldiklerinde büyük zorluklarla karşılaştılar. Bildikleri tek dil Arapçaydı.İnsanlarla anlaşmakta güçlük çekiyorlardı. Demiryolu yapımı, tersane işçiliği,inşaat yapımı vb. ağır işlerde çalıştılar. Alışık olmadıkları ve güvenmedikleri Brezilya mutfağı yerine sadece Alevi dağlarındaki(Batı Suriye Kıyı şeridi dağları) temel gıdaları olan bulgurla beslendiler.Et hiç yemiyorlardı. Osmanlı’dan göç ettikleri için ‘’ El Turco’’ lakabı ile anılıyorlardı.
İkinci göç akımı :
1900-1914 arası göç edenler, ilk göç edenlerin akrabaları,arkadaşları ve köylülerinden oluşuyordu.İlk göç edenler yeni gelecek olanlara referans oldular ve “resmi formlar” aracılığıyla, yani “çağrı mektupları” ile göç edeceklerin yanlarına gelmelerine yardımcı oldular. İkinci göç dalgası ile gelenler aileleri ile geldiler. Ağır işler yerine Rio’daki ’Estacio’’ bölgesine yerleşerek ticaretle uğraştılar. Ticaret yapacak sermayesi olmayanlar ise işçi olarak çalışırken eşleri de Brezilya ailelerinde hizmetçilik ve aşçılık yaptılar.
Üçüncü göç akımı :
1914 yılında birinci Dünya savaşı başlayınca göç olaylarında azalma olmuştur . Birinci dünya savaşı bitiminde göçlerde yine 1945-50 ‘ye kadar artan bir eğilim olmuştur. 1945-50’lerden itibaren Brezilya hükümetinin göç kısıtlamaları sonucunda göçler oldukça azalmıştır.
Brezilya’ya Lübnan ve Suriye’den göç eden Aleviler ibadetlerini yerine getirmek ihtiyacı ile birbirleri ile iletişime geçmenin ihtiyacını hissettiler.Çoğu birbirinden bağımsız bölgelere göç etmişti. Ayrı bölgelerde yaşayan Alevi göçmenler ibadetlerini yerine getirmek için bir araya gelmeye başladılar.Önceleri din adamları vasıtası ile iletişime geçtiler ve din adamlarının evinde toplandılar.Din adamlarının evi adeta buluşma merkeziydi. Bir araya gelip tanışan göçmenler zamanla birbirleriyle sıkı iletişim kurdular.
1920’lerde Rio de Jenerio’da yaşayan Aleviler, topluluk üyelerinin kendi arasında sosyal ilişkileri sürdürme ve dini kimliklerini muhafaza etmek, yeni göç edenleri karşılayıp Brezilya yaşamına adapte olmalarını sağlamak ve de onlara yardımcı olmak amacı ile “Sociedada B. Alaouita’’ derneğini kurarlar. İlk göç edenlerin aksine zamanla Brezilya Alevileri ekonomik olarak güçlenmiş ve dernek kurmuşlardı.
Derneğin kurulmasında Şeyh Ahmet Safatlı’nın büyük çabası oldu. Şeyh Ahmet Safatlı önceleri göç eden Alevileri evinde topluyor ve cemaate imamlık yapıyordu. Derneğin kurulmasından sonra yine Şeyh Ahmet Safatlı’nın özverileri ile o dönem bir dernek binası alındı. Dernek sosyal işlerin yanı sıra “Gadir Hum” gibi önemli bayramlarda Alevi halkını bir araya getiriyordu. Alevilerin kurduğu bu dernek aynı zamanda Brezilya’daki ilk İslam sivil toplum kuruluşu olma ünvanını taşıyordu. Rio de Jenerio ve Sao Paulo şehirlerindeki Alevi şirketlerin derneğe ekonomik katkı sunması ile dernek günümüze kadar gelebilmiş ve Alevi geleneklerinin muhafazası ve aktarılmasında önemli rol oynamıştır.
“Sociedada B. Alaouita’’ derneği kurucu başkanı Şeyh Ahmet Safatlı Brezilya için genç şeyhlerin yetişmesine ve Büyük sayıda Alevinin, Alevi öğretisini almasına yardımcı oldu.Ayrıca büyük sayıda topluluk üyesinin topluluk içinde kendi soydaşları ile evlenmelerine yardımcı oldu. Şeyh Ahmet Safatlı 1999 yılında 93 yaşında vefat etti…
Brezilya Alevilerinin günümüzdeki durumu:
Ağır işlerde çalışan ilk göçmenlerden sonraki kuşaklar eğitime sarılmış Brezilya’da Üniversite’de öğretim üyeliğinden ,devlet kurumlarına kadar geniş yelpazede önemli yerlere gelmişlerdir.
İlk göçmenlerin kurduğu Sociedada B. Alaouita derneği günümüzde hala yaşatılmaktadır. Ayrıca Sao Paulo kentinde geçmişte ‘’Sociedade islamica Alauita’’ derneği kurulmuştur. Alevi din adamlarının kurduğu sivil toplum kuruluşları, Dini bilgilerin gençlere aktarılmasında ,aynı topluluk mensuplarının birbirleriyle evlenmelerinde ve içinde yaşadıkları ülkenin kurallarına toplum üyelerinin saygı duymalarında büyük rol oynamıştır. Brezilyada şeyhler, Alevilere içinde yaşadıkları ülkenin yerel hukukuna saygı duymalarını aşılamışlardır ve bu da Brezilyadaki topluluğun muhafazası stratejisini oluşturmuştur.
Ayrıca Brezilya’daki Lübnan ve Suriye kökenli Alevilerde Açıkça görülebilir ki, inançsal grup, millet ve kimlik söylemlerinin gelinen ülke ile özetlenmeyeceğini,tam tersine, hayal edilen Alevi toplumu mensubiyeti ile ifade edilebileceğini göstermiştir.
Son birkaç yılda Suriye olayları ve Alevi katliamları Brezilya Alevilerini de etkilemiş aidiyet duygusu daha çok kimliklerine sahip çıkmalarına neden olmuştur. Bunun neticesi olarak Latin Amerika’da ortak kadere sahip oldukları Arjantin Alevileri ile son dönemde ilişkilerini daha fazla kurmuş ve güçlendirmişlerdir.
Kaynak: YAZI EHLEN DERGİSİ 2. SAYISINDAN ALINTIDIR…